Fotograf yazara aittir.
Blockchain projeleri üzerine
Blockchain nispeten yeni bir teknoloji olduğu halde ülkemizde ciddi bir ekosisteme sahip ve bence günbegün büyümeye devam eden oldukça dinamik bir yapısı var. Geçen hafta İstanbul’da yaşadığımız depreme rağmen 2 gün boyunca devam eden Tübitak tarafından düzenlenen 2. Ulusal Blockchain Çalıştayı’nda birlikte olduğumuz kamudan özel sektöre, akademi dünyasından kar amacı gütmeyen kuruluşlara kadar geniş bir yelpazeden katılımcılar ile paylaşılan birbirinden heyecanlı ve başarılı projeleri dinlerken ekosistem ile ilgili bu görüşüm kendisini bir kez daha yineledi. Türkiye Bilişim Vakfı çatısı altında faaliyetlerine devam eden Blockchain Türkiye platformu bu ekosistem için ciddi çalışmalar yapıyor. Yayınladıkları raporlar ciddi araştırmalar içeriyor. Benim de üyelerinden biri olduğum birçok alt çalışma grubu var derneğin ve aktif olarak bir araya gelip çalışmalar yapılıyor. Ülkemizde yine bu ekosistemin yarattığı birçok mecranın yanı sıra mass medyada birçok blockchain haberleri, yayınları ve programları yapılıyor. Türkiye’de bu alanda çok ciddi analizler yapan ve benim de heyecanla takip ettiğim kişiler çok var. Özellikle Twitter’dan ve Telegram’dan yorumları, analizleri ve öngörüleri takip ediyorum. Ve bir araya gelip bilgi paylaşımı ve öğrenmeye imkan verilen en çok aktivite ve toplantının düzenlendiği ekosistemlerin başında da yine blockchain geliyor.
Peki, bir blockchain projesini insanlara, kurumlara ya da yatırımcılara kabul ettirmek normal bir projeden daha mı zor?
Bu hafta konuşmacı olarak katıldığım ve tecrübe, ve birikimlerimi paylaştığım bir Blockchain toplantısından kıymetli olduğunu düşündüğüm birkaç notu buradan da paylaşmak istedim.
Blockchain girişimlerini ve başarı faktörleri ile bu girişimleri potansiyel kullanıcılara ya da yatırımcılara kabul ettirmek konusundaki kritik noktaları konuşurken, ben, blockchain girişimlerini aslinda teknoloji girişimi gibi ele almak gerektiğini düşünüyorum. Bu bakış açısı ile de yatırımcılara yada potansiyel kullanıcılara kabul ettirmek noktasında, daha zor demek yanıltıcı olabilir. Öncelikli olarak Blockchain projesinin hangi problemi çözdüğünü anlamak, anlatmak, ve projenin hayata geçilirebilirliğini göstermek önemli olan.
Yatırımcı bakış açısı ile hedef bolge ve ürünün yetkinliklerinin uyumlu olması önemli bir kriter. MenaPay bu bakımdan ilk yatırım dönemini çok başarılı bir şekilde geçirdi. Ama her girişim gibi blockchain girişimleri de emek, sabır ve sürekli geliştirme gerektiriyor. Bahsettiğim bu uyumu yakalayın projelerin başarılı olmasının önemli etkenlerinden biri projenin kurgu aşamasındaki objektif değerlendirme.
Genel olarak yatırımcı bulmak konusunda bunların yanı sıra çok önemli olduğunu düşündüğüm ve bu alanda fikirlerini beğeni ile takip ettiğim Sina Afra’nın yazılarından derlediğim birkaç notumu da paylaşmak istiyorum. Herşey tamam; fikir oluştu ve hayata geçti, bir ürün ya da hizmet sunulmaya başlandı. Bölge ve ihtiyaç analizi uyumlu. Yatırım yada yatırımcı bulma noktasında en önemli konulardan biri yatırımcılar hakkında bilgi toplamak olmalı. Yatırımcılarınızı seçerken onlar hakkında bilgi toplamak ve geçmişte yaptıkları yatırımlardaki girişimcilerden referans almak bir avantaja dönüşebilir. Uzun vadeli ve sağlıklı bir iş ilişkisi için doğru yatırımcıyı bulmak önemli. Yatırımcı kadar girişimcinin de yatırımcıyı doğru seçmesi gerektiğini tüm süreçte unutmamak gerekiyor. Yatırımcınızı seçerken mutlaka onun daha evvelki girişimleriyle konuşun. Eğer tavsiye ediliyorsa, onu adayların arasına alın.
Hayalinizi gerçeğe dönüştürme noktasında gerçekten iyi bir fikre sahip olmanın yanı sıra o fikri 360 derece yani her yönüyle projelendirdiğinizden emin olun. Üzerinde ciddi zaman ve emek harcadığınız projenize aşık olmak herkesin karşılaştığı bir durum ama bu noktada objektifliğinizi kaybetmediğiniz emin olun.
Yatırımcıların projeler kadar projelerin, girişimlerin sahiplerini de değerlendirdiğini unutmayın.
Projeniz yada markanızın itibarı kadar kendi bireysel itibarınıza da dikkat edin. Web 2.0 ile başlayan dijital era’da iyi haberin hızlı ve kötü haberlerin çok daha hızlı yayıldığını unutmadan özellikle dijital ayak izlerinizi daha dikkatli bırakın ve yarattığınız dijital gölgenizin sizi en doğru şekilde yansıttığından emin olun.
Ve son olarak yine değerli Sina Afra’nın bir cümlesini paylaşarak yazımı hayatımda hep cebimde taşıdığım İrlandalı yazar Samuel Beckett’in bir sözü ile tamamlıyorum..
“Girişiminizin AR-GE aşamasında sabırlı davranmak, bıkmadan-yorulmadan çabalamak ve o yolda yürürken yeri geldiğinde pek çok kez tökezlemeyi de göze alabilmek önemli.”
“Ever tried. Ever failed. No matter. Try again. Fail again. Fail better.”
*İlginizi çekerse tamamını da buraya bırakıyorum..
“First the body. No. First the place. No. First both. Now either. Now the other. Sick of the either try the other. Sick of it back sick of the either. So on. Somehow on. Till sick of both. Throw up and go. Where neither. Till sick of there. Throw up and back. The body again. Where none. The place again. Where none. Try again. Fail again. Better again. Or better worse. Fail worse again. Still worse again. Till sick for good. Throw up for good. Go for good. Where neither for good. Good and all.”
Opmerkingen